bugün

entry'ler (53)

annenin garip huyları

Terlikler ters durduğunda 42 kilometre öteden kalkıp o terlikleri düzeltmesidir.Söylediğine göre sinirleniyormuş...

cool adam

Okurken keyif aldığım yazardı, uzun zamandır girilerinden mahrum kaldım ki bu nedenle eskisi gibi olmasını da temenni ettiğim yazar olur kendisi.

facebook tan doğum günü kutlama merakı

etkinlikti oydu buydu derken kafa karıştıran kutlamaların şu hali anlamasına sebep olan durumdur;
-öhöm köhöm şimdiii ...bugün burada xy nin doğum gününü kutlamak için toplanmış bulunmaktayız.bu insan işte bu insan bu güzel insan kolay yetişip bu yaşlara gelmiyor efendim!güzel gözleri tatlı sözleriyle çok sevdiğimz arkadaşımızı . . ay aman ya seviorum kızım seni iyi ki doğdun .öptüm kocaman :D şey vatana millete ay neydi heh nice senelre işte...
(bkz: ambale olmak)

herkese kanka diyen insanlar

söylemesine gerek yok bir yere kanka yazsın yeter, sevimsizlikte çığır açan nadide kelimelerdendir, kanka.ilk bakışta zararsız görünür ve bu insanlar masumiyet yüklü kelimemizin tuzağına düşüp sözde samimiyet belirtme amaçlı(eminim kötü niyetli değiller(!))önüne gelene söylerler.
-daha geçen hafta tanıştık ama yok kanka ya sen başkasın!işte o değil de kanka bak beni dinle, hey kime diyorum(?) kankaağğğ!
e hani gittim ben, 'kanka' ne? kaçırttın resmen!ne yapcaz şimdi;(?)ama doğru ya kanka bol sen de herkes ondan!

sürekli abi diye hitap eden kişi

hacı, moruk, oğlum demeye göre daha sempatiktir. ama bunları her önünüze gelene de söylemeyin yeter artık. kızlar boğazı sıkılmış gibi konuşup, boynu tutulmuş gibi hareket ederken bu hitap şeklini tercih etmeyin, herkes her sölediğiyle özdeşleşmiş olacak diye bir şey yok ki, ve erkekler dikat edin muhtemelen asker arkadaşlarınızla konuşmuyorsunuz. varsa yaşta bir farklılık abi diye hitap etmekten normali yoktur ki artık babasına ismiyle seslenenler de var nerede kaldı abilik ama istisna bu öyle değil mi(?)neyse diyeceğim o ki anlamına göre kullanın ''abi'' şu hitap şekillerini.

intihar edip ölmemek

intihar etmekten daha kötüdür, o kadar cesareti bulmuş ölmeye kalkışmışsın ama ayağın takılı vermiş, kalmışsın bu tarafta!fenadır.ihtihara teşebbüs edip hayatnın kıymetini bilmediğinden; bu ölemeyen vatandaşın gözlerini açtığında kendini jigsawı'ın oyunlarından birinde bulması muhtemeldir . Sonra adama 'i want to play a game!' derler.

duyulduğunda küfür ettiren reklam replikleri

haha haha haaaayyy... şenpiliç midir ne halttır bi piliç bu kadar komikse izlemek adamı neden sinir ediyor, ben hahaha falan diyemiyorum kardeşim bu ne!

makyaj yapmayı bilmeyen kız modeli

bi kaç özentinin etkisi altında kalana kadar makyaj yapmayıp doğal halini koruşmuş, muhtemelen buraya kadar hayatına kendine has bir güzellikle devam edip, makyaj denilen illete elini uzatıp allık fırçasını tutmayı öğrenmeden suratını fondötene bulayıp kalıp gibi dolaştığında 'makyaj yaptım ben' turuncu ojelerim de tırnağımda kırmızı rujumu sürüp kelebek tokamı da taktım mı tamadır.'diyebilecek kızdır.veya yapaylıktan uzak bu insana; bir kaç arkadaşı 'hadi zeynep sana makyaj yapalım fotoğraf çeker orda burda yayınlarız, nasııııll(?)' diyene kadar, orjinalliğini koruyacak modeldir, o güne kadar sıfırdır ki daha sonrasında modifiye olacaktır, kaporta cila artık!

çocuk olmak

Gerçek mutluluğu tatmaktır çocuk olmak.Artık asla sahip olamayacaklarımıza bir zamanlar yakından bakıp, alıp geri bırakmaktır, şuan gözlerimizi bile yaşartmayacak şeyler için dolu dolu ağlamaktır bazen;

yaşlı teyzelerin duvarları mavi olan evleri.
babanın eve geldiğinde sana vereceği çikolata, oyuncak veya seni her ne mutlu edecekse, onu yerine bir hiç olması.
yağmurun elleri şarkısı.
düştüğünde canının acımasından çok annenin kızacak olduğunu bilmek.
kaybettiğin en sevdiğin oyuncağını karşı komşunun oğlunun elinde görmek.
pazar günleri elektriğin kesilmesi.
annen, baban bir yere gidecekken evde kalmak zorunda olmak.
annene vermek için kopardığın çiçeği alıp tam da bahçeden sıvışacakken yakalanıp azar işitmek.
sobanın tütmesi... gibi.aslında çok fazla şey sıralanabilir.

'anneee...' diye bağırıp sesini duyuramayınca 'merak etmez ki' diyerek saatlerce ortadan kaybolup, kayıp vakası olarak mahalle kaydına geçerek arkadşlarınla atari oynamak veya yan sokakta bisiklet kazası geçirmektir.
bir gofret alınca dünyanın en mutlu insanlarından olmaktır.
'ben de büyünce o abi/abla gibi olcam. atom mühendisi olcam, artık neyse olcam işte' demektir.
büyümeyi istemektir.
mükemmel bir hayal dünyasına, belki hayali arkadaşlara şizofren olmadan sahip olmaktır.
haliç i parfümlemeyi teklif etmektir.
sonbahar geldiğinde ağaçlar yapraklarını göküyor diye onları hasta sanıp, iyileştirmek isteyecek kadar temiz kalpli olmaktır.

çocukken duygusal yanımıza dönük yaşıyoruz sanırım. şimdi olsa gülüp geçeceğimiz şeylere çene titretirken belki daha mutlyuduk. büyüdükçe boşvermek neymiş öğrenip 'neyse ne beni ilgilendirmez' diyoruz kimi zaman. lafta ne kolay 'üzülmedim, umrumda değil...' aklımızı sürekli kurcalayan şeylere kulak tıkıyoruz.iç sesine kim sus diyebilmiş ki(?). ama vurdum duymaz görünmeyi öğrenip sağlam durmaktan başka çaremiz olmadığını biliyoruz.kimseye güvenmek istemiyoruz kendimizden başka, ne de olsa; ''büyüdük ve kirlendi dünya''.

yazarların aklından geçenler

Sözlükte büyük harf görmek.

nihat doğan ın uzaylı olma ihtimali

uzaylıların çat pat türkçe konuşabiliyor olma ihtimalini güçlendirecek durumdur.söz konusu nihat doğan gibi tanımlamayan bir canlı olduğunda olabilitesi yüksektir.

kocam beni sever de döver de diyen kadın

'gel ben de çok sevicem seni,merak etme iki aparkatla başlarız!' denilecek kadındır.

bira içenlere tavsiyeler

yanınızda manitanız varsa yakınlarda bir adet tuvalet olmasına itina gösteriniz.

okan bayülgen in saçı için ne dediler

soyulmuş yumurta...

yolculuk filmi

tam anlamıyla harika bir film.senaryosu çağan ırmak imzalı, ıssız adam a bu da film mi dedirtecek derecede ektileyici olan, izlenilmemiş olması izledikten sonra eksiklik olarak tanımlanacak muhteşem bir aşk hikayesi.fazla duygusalsanız depreyona sürükleyebilir veya etkisinden uzun süre kurtulamaya bilirsiniz.öyle ki hasta bir adamı canlandıran fikret kuşkan ın sesi kulaklarınızdan bir süre silinmeyecektir.izlenilmesini şiddetle tavsiye ederim, bilhassa kendini şanssız sayanlar için.sevdiğinize en yakın veya en uzak olduğunuz yeri düşünün bu filmden sonra ikisininde aynı yer olduğundan emin olacaksınız, dedirtecek filmdir.

kaf dağı ndaki anka kuşu

hiçliği gözler önüne serer.her zaman en güzel hayallerinizdeki yerde olmasını istediğiniz kişinin; büyülü, gözalıcı yokluğundan başka bir şey değildir.güzeldir ancak ütopyadır.

yaz kis bot giyen insan

muhtemelen baştan ayağa siyahlara bürünmüş gotik kişiliktir.

saçını kestirince bir şeye benzemeyen insan

Bir dönem okul hayatı yüzünden yönetimden çok çekip,sürekli bilmem kaç numara saçla dolaşırken kızlar tarafından rağbet görmeyen ancak mezun olmasıyla tarz değişikliğine girerek bir süre sonra kıskanılası dalgalı saçlarını insanların gözüne sokan askerlik veya başka bir nedenden dolayı taptığı saçlarına bir süreliğine veda etmesiyle lise yaşantısına adeta geri dönüp kabuslarında müdür hasan bey i görecek olan insandır.
(Söylemeyin efendim bu çocuğa böyle şeyler korkuyor!)

platonik aşk

şöyle ilk görüşte aşk hikayesini andırır.gördüğün gibi beğenirsin inceden hoşlanırsın bi süre sonra adeta tapar ne var ne yok her şeyiyle ilgilenmeye başlarsın belki birkaç arkadaşın da 'ya geçen gün bir konuşmasına tanık oldum mantıklı da' dediğinde dahi 'evet, ağzını oynatınca ses çıkıyor değil mi çok hoş abi' dedirtecek kadar saplantı haline getirip uzaktan uzağa ağzını sulandırırsın veya bu kişi aslında arkadaşındır bir dönem aklın bulanır ergen duygularına kapılıp içindeki aşka düşüverirsin.sonra ne mi olur?öyle çok güzel falan olmaz çoğunlukla, tamam bazen mükemmel olabilir ama o bazenler genelde hollywood da olduğu için bizim mahallede görülmez.sizin oraları bilemem tabi.neyse bir de bu aşık olduğun tip platoniden haberdarsa değme keyfine.efendime söyliyim bi kasınmalar, hafiften kabarmalar sanki biri şişiriyor insan evladını; seni gördükçe.indir havasını 'seni seviyorum ya da pardon sevdiğimi sanıyordum ne kadar baltayım değil mi, gittim senin gibi bir oduna saplandım!' deyip çık işin içinden kes eziyeti sonra da naber hacı, olum, abi... gibi lise son kanka hitaplarını da kullandığında tamamdır, buruşmuş balona döner.
ama sonra dersin ki 'neler yapıyorum ben ya seviyorum ulan!'.diyeceğim o, uyuşturma beynini topla kafayı bak önüne ama ne yapacağını biliyorum tüm doğruları düşünüp yine yanlış olanı seçeceksin, hadi yanılt beni!
''önüm
arkam
sağım
solum
o be''
tüm platonik aşıkların mutlu olması dileği ile.
(bkz: tuttum seni dilek)

sek soğuk şekersiz süt içenler derneği

üyeleri tarafından 'olsada içeydik şöyle; sek soğuk şekersiz süt'
zorla süt içirilmiş kesim tarafından 'öyygg'
sınava hazırlanan öğrenciler veya meşgul şahsiyetlere göre 'içinde bol kahve olsaydı'
kalabalık çocuklu ailelere göre 'su katın azcık'
anemi hastası veya bağırsak kurdu olan olan birine göre 'keşke içebilsem'
5 yaşındaki kuzenim ve menopoza girmiş karşı komşumuz adile teyze için 'istemem ben ondan';
şeklinde söylemlerle karşılaşabilecek dernekir.